2 Eylül 2015 Çarşamba

Terfi Bekleyenlere 7 Öneri


Terfi Bekleyenlere 7 Öneri


Pek çok çalışan, bulunduğu pozisyondan daha iyi pozisyonlara yükselmek, yani terfi etmek ister. Pek çok çalışan da hak ettiği halde terfi ettirilmediğini düşünür. Onlara göre, terfi ettirilenler o pozisyona torpille ya da yalakalıkla gelmişlerdir.






Aslında bu tür durumlarda terfi eden kişileri ya da onu seçenleri eleştirmek yerine, neden beni tercih etmediler diye kendimize bakmamız gerekir.Özellikle performans odaklı işlerde, hak etmeyen ya da o pozisyonu kaldıramayacak kişileri oraya getirmek, yöneticiler ve iş verenler için de sakıncalıdır. Çünkü bu kişilerin başarılı olamaması onların da para kaybetmesine neden olacaktır. Hal böyleyken, neden bile bile yetersiz birini terfi ettirsinler ki? Akrabalık, kişisel ilişkiler ve bağlantılar gibi durumlar olmadıkça performans ve potansiyel terfi için en önemli kriterlerdir. Kıdem de terfi etmek için tek başına yeterli bir kriter değildir. Terfi edebilmek için bazı konulara dikkat etmek gerekir:
1) Mevcut işinizi iyi yapın: Yaptığınız işi küçümsemeden, ben daha iyi işleri hak ediyorum demeden işinizi iyi yapın. Elinizdeki işi iyi yapmadan terfi beklemek hayalciliktir. Çünkü mevcut işinizi iyi yapmazsanız daha büyük bir işi size vermezler.
2) Kendinizi yetiştirin: Daha üst pozisyonlar, her hangi bir işi iyi yapabilmekten daha fazlasını gerektirir. Problem çözme yeteneği, büyük resmi görebilme, ekip yönetme gibi özelliklere de ihtiyacınız olacaktır. Bu konularda kendinizi geliştirin. Üst pozisyonun gerektirdiği donanıma da sahip olmalısınız. Eksik yönlerinizi görüp onları tamamlayın.
3) İlişkilerinizi iyi tutun: Kimse problemli insanları terfi ettirmek istemez. İnsanlarla iletişimin iyi olması terfi etmek için gerekli kriterler arasındadır. 
4) Verilen ekstra görevlerden kaçmayın: Bu benim işim değil deyip sürekli bu işlerden kaçarsanız sizin hakkınızda iyi bir izlenim oluşmaz. Belki de bu görevler sizin neler yapabileceğinizi görmek için size veriliyordur. 
5) İş odaklı olun: İşimi nasıl geliştiririm, şirketime nasıl daha fazla para kazandırırım diye düşünün. Profesyonel olun. Kaytarmayın ve işe geç kalmayın.      
6) Yaptıklarınızı görünür kılın: İyi yaptığınızı işlerin görünmesin sağlayın. Bunları nasıl olsa görürler demeyin. Devir pazarlama devri ne de olsa. Kendinizi de pazarlayın.
7) Beklentilere göre davranın: Şirket politikalarına ve yönetici beklentilerine uygun davranın. Onların öncelikleri sizin de öncelikleriniz olsun. Üst yönetimdekiler, kendileri gibi düşünen ve davranan insanları yanlarında görmek isteyeceklerdir.http://www.kartustonerplaza.com/

1 Ağustos 2015 Cumartesi

Soğuk Duşun 10 Faydasını Biliyormusunuz?

 

SOĞUK DUŞUN 10 FAYDASI

 

Soğuk duşun birçok kültürde uzun bir geçmişi var. Finlandiya, Rusya, Tayland, Kore ve Japonya gibi ülkelerde bu gelenek hâlâ da sürdürülüyor. 1920′lerde Vincenz Priessnitz isimli bir çiftçi soğuk duşu bir anda ünlü yaptı. Hidroterapi adıyla medikal bir tedavi olarak piyasaya sunduğu soğuk duş konseptinin birçok hastalığa iyi geldiğini söylüyordu. 20. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde ise hidroterapi popülaritesini oldukça yitirdi. Çünkü insanlar doktorlara ve ilaçlara daha fazla güvenmeye başlamışlardı. Bununla birlikte geçerli bir tedavi yöntemi olarak hidroterapi kullanımı devam etti. İşte size bunun için 10 neden:

1. Bağışıklığı Güçlendirir

Soğuk duşlar nezle, grip ve enfeksiyonlara karşı koruyucu bir etki sunuyor. Prag’ta yapılan bir araştırmada haftada 3 kere 14 derecedeki soğuk suya 6 hafta boyunca giren kişilerde 2 tip akyuvar (monosit ve lenfosit) sayısında artış gözlenmiş. Lenfositler bakteri, virüs ve toksinlerin ortadan kaldırılmasında çok önemli bir role sahiptir. Araştırmacılar vücudun kendini ısıtmak istemesi sonucu artan metabolizma hızının bağışıklı sistemini aktivite ettiğini, böylece de daha fazla akyuvar hücresi ürettiğini düşünüyor. Bu yüzden düzenli olarak soğuk duş alanlarda nezle, grip ve hatta bazı kanser türleri riski azalıyor.

2. Kan Dolaşımını İyileştirir

İyi kan dolaşımı kardiyovasküler sağlık için çok önemlidir. Soğuk duşa geçmenizle beraber kan dolaşımı iyileşir. Soğuk suyla temas ettiğinde kan damarları daralır. Bu daralma kanın akış hızını artırır. Peki kan dolaşımının iyi olması neden önemli? İyi kan dolaşımı yüksek tansiyonu önler ve kan damarlarını güçlendirir. Kan dolaşımı iyi olduğunda bütün vücut sistemleri daha iyi çalışır, böylece daha iyi görünür ve daha iyi hissedersiniz.

3. Sıcaklığı Düzenler

Soğuk duşlar termojeneze (vücut ısısının üretilmesi) yol açan stresin iyi bir formunun oluşmasını sağlar. Böylece vücudunuzdaki onarım sistemleri aktive olur. Eğer kronik olarak soğuk el ve ayaklardan şikayetçiyseniz ya da çok fazla terliyorsanız, soğuk duşu deneyin.

4. Metabolizmayı Hızlandırır ve Kilo Verdirir

Kahverengi yağ hücreleri, beyaz yağ hücrelerinin tersine enerji üretiminde sıkça kullanılır. Soğuk suyla temas kahverengi yağ hücrelerinin üretilmesini sağlar. Bu hücreler glikoz yakarak, daha fazla ısı enerjisi üretmeye çalışırlar. Daha fazla kahverengi yağ hücresi daha fazla enerjinin yakılmasına, böylece de daha hızlı kilo kaybına neden olur. Artan kahverengi yağ düzeyi, artan kan basıncı ve vücut sıcaklığı ile beraber kimyasal reaksiyonlar daha hızlı olur. Metabolizma hızını artırmak birçok insanın aradığı şey. Çünkü böylece hem kilo kaybı hızlanır, hem de kas üretimi artar.

5. Depresyonu Azaltır

Soğuk duş depresyona yardım etmede ve önlemede de yardımcı olur. Virginia Common Wealth Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre soğuk su beynin mavi noktalarını uyarıyor. Mavi noktalar beynin noradrenalin üretim bölgesi. Noradrenalin ise depresyonu önlemede kullanılan bir hormon.

6. Lenf Sistemini Güçlendirir

Lenf sistemi atık maddeleri vücuttan dışarı çıkararak patojenlerle (hastalıklarla) savaşır. Atık maddelerin taşınması lenf sıvısı ile sağlanır. Lenf sıvısının hareketi kasların kasılması ile olur. Soğuk duş bütün vücuttaki kasların kasılmasını sağladığı için lenf sistemi de daha iyi çalışır. Böylece atık maddeler vücuttan daha hızlı atılır. Eğer lenf sistemi iyi çalışmazsa atık maddeler vücudun uç noktalarında toplanır. Bu da çeşitli sağlık sorunlarına neden olur.

7. Nefesi Derinleştirir

Soğuk duşun etkisini nefesinizde net bir şekilde hissedeceksiniz. Soğuk duş ciğerleri açarak daha fazla oksijen alınmasını sağlar. Böylece daha az yorgun hissedecek ve spor yaparken daha az yorulacaksınız.

8. Cildi ve Saçı Sağlıklı Tutar

Sıcak su cildi ve saçı kurutur. Diğer yandan soğuk su saçı daha parlak, cildi daha sağlıklı yapar. Soğuk su gözenekleri daralttığı için sivilce oluşumunu engeller. Ayrıca detoksifikasyona katkıda bulunarak, toksin ve atık maddelerin ciltten atılmasını sağlar. Böylece cilt daha temiz ve genç görünür.

9. Enerjiyi ve Canlılığı Artırır

Duşlarınızı soğuk suyla bitirmenin birçok avantajı var. Eski samuray savaşçıları her sabah başlarını soğuk suya soktukları bilinir. Bu ruhsal düzeyde bir arınma ritüleiydi. Böylece ruhlarını temizlediklerine ve güne taze bir başlangıç yaptıklarına inanırlardı. Soğuk duş kesinlikle daha canlı ve enerjik yapar. Kalp atmaya başlar ve uykudan kaynaklı letarji ortadan kaybolur.

10. Hormon Üretimini Artırır

Soğuk duş hormon bezlerinin aktivitesini artırarak, vücutta daha fazla hormon salgılanmasını sağlar. Örneğin, üreme sisteminde büyük yarar sağlayarak çocuk sahibi olmak isteyenlere yardımcı olabilir. Sperm sayısı sıcaklık arttıkça düşer. Bu yüzden soğuk su bu konuda da işe yarayabilir.

Nasıl Başlamalı

Derece derece sıcak sudan soğuk suya geçişi sağlayabilirsiniz. Birçok kişi için, ani bir değişiklik kaldırılamayacak kadar büyük bir stres kaynağı olabilir. Soğuk duşu günlük rutine eklemenin iyi bir yolu duşlarınızın son bir dakikasında soğuk suyu açmaktır.

30 Temmuz 2015 Perşembe

Dibini Koklamadan Bilgisayar Almayın!

Bundan yaklaşık 20 yıl önce pek çoğumuz bilgisayar diye bir şeyin varlığından bile şüphe ediyordu. “Olur mu canım öyle şey” “Bunlar ancak filmlerde olur” diyenlere “yahu benim amcamın oğlunun bir arkadaşının kuzeni görmüş” diyenlerin ikna çabaları yetersiz kalıyordu. Ama ne olduysa oldu kısa sürede herkes yeni bir çağın habercisi olan bu süper aleti gördü, tanıdı. Varlığına ikna olmakla kalmadı hayatında ona yer açmaya başladı. Sonra biz daha “acaba ben bunu kullanabilir miyim?” diyemeden bilgisayarlar evlerimizin başköşesine yerleşti. Elbette bu eşsiz cihaza sahip olabilmenin bütçemizle doğrudan alakası vardı. Bütçeyle alakası olan her şeyin tasarrufla da alakası vardır. Elbette bilgisayarlar geliştikçe bu alandaki tasarruf teknikleri de gelişti.
apple macintoshBilgisayar almanın en problemli tarafı teknolojinin sürekli yenilenmesidir. Bilgisayarlar sürekli geliştiği ve yenilendiği için henüz altı ay önce aldığımız bir bilgisayar, küçümsenecek duruma düşebilir. Bunu önlemek için teknolojinin gelişmesini durduracak değiliz. Yapabileceğimiz tek şey bu durumu kabullenip, buna göre hareket etmek. Mevcut koşullarda bir teknoloji ürünün ortalama ömrü 3-4 senedir. Dikkatli kullanarak bu süreyi uzatmak mümkündür. Ancak yine de bilgisayarımız bir süre sonra yeni yazılımları çalıştırmaya yetersiz kalacaktır. Bu çoğumuzun başına gelen kaçınılmaz bir durum. Bu yüzden bilgisayar alırken amacımızı en doğru şekilde belirlemek önemli bir tasarruf tedbiri olacaktır. Örneğin sadece Office programları kullanıp, internette gezineceksek yahut tatil fotoğraflarına bakıp iç geçirecek arada bir de solitaire oynayacaksak buna uygun bir bilgisayar seçmeliyiz. Aksi takdirde hiç kullanamayacağımız donanımlar için para vermiş oluruz. Benzer şekilde büyük oyunlar oynayacak ya da özel programlar kullanacak biri için de düşük güç ve kapasitede bir bilgisayar almak gereksiz olacaktır. Bu tarz bir kullanım için fiyat farkını göze alarak son teknoloji bir tercih yapmak en doğrusu olacaktır.
Artık profesyonel amaçlar dışında masaüstü bilgisayarlar pek tercih edilmiyor. Ancak sürekli sabit bir yerde kullanacağımızdan eminsek masaüstü bir bilgisayar tercih edebiliriz. Aynı özelliklerdeki bir dizüstünden daha ucuza gelecektir. Ama hangisi olursa olsun mutlaka bilgisayarın teknik özellikleri incelenmeli ve fiyat karşılaştırması da bu özellikler üzerinden yapılmalıdır. Bazı markalar bize daha güvenilir gelebilir ama yine de markadan önce özelliklere dikkat etmekte yarar var.
A Prize for the Best Title
Peki hangi özelliklere ve donanımlara bakmamız gerekiyor?
Bilindiği gibi bilgisayarın en önemli parçası işlemcidir. İşlemci bilgisayarın fiyatında da en önemli unsurdur. Bu yüzden en çok dikkat edeceğimiz nokta bu olmalıdır. İşlemcisinin marka ve modelini araştırmalı, amacımıza uygun bir işlemci seçmeliyiz. Daha sonra ekran kartı, ram, sabit disk ve diğer donanımların marka ve modellerini inceleyerek bunlar üzerinden fiyat karşılaştırması yapmalıyız. Bütün bunlar teknik bilgi gerektiren özel alanlar gibi görünebilir. Ancak göründüğü kadar karmaşık değiller. Ayrıca hepimizin çevresinde bu işlerden anlayan birkaç kişi vardır. Bunlar hakkında bilgi ve fikir edinmek için yakınlarımızdan yardım almaktan çekinmeyelim. Bu türden bir tanıdığımız yoksa da basit bir Google aramasıyla ulaşacağımız forum siteleri imdadımıza yetişecektir.http://www.kartustonerplaza.com/

28 Şubat 2015 Cumartesi

Yoksa Siz de mi Unuttunuz?


Neden, nasıl, niçin unutuyoruz?

Her insan belli dönemlerde unutkanlık problemi yaşar. Küçük çaplı unutkanlıklar normal görülebilir fakat unuttuğumuz bazı şeyler ciddi rahatsızlıkların belirtisi olabilir. İşte "bizim büyük unutkanlıklarımız" ve bu sorunla başa çıkmak için yapılması gerekenler...


Aramızda unutmayan var mı?
Unutkanlığından şikâyet etmeyen yok. Bazıları isimleri, bazıları yakın dönemde yaşadıklarını bazıları ise tarih ve görüntüleri unutuyor. Peki hangi unutkanlıklar normal görülürken hangilerinin tehlike işareti olarak değerlendirilmesi gerekiyor? Gelin kendinizi gözden geçirin... Günümüzde unutkanlığın en sık rastlanan yakınmalar arasında yer alması rastlantı değil. Teknolojik gelişmeyle beraber artan iletişim olanakları, kişinin gün içinde yerine getirmesi gereken iş yükünü artırmakla kalmayıp zamanla olan yarışını da hızlandırıyor. Beynin bilgi depolama kapasitesi olağanüstü yüksek olsa da unutkanlığın bir bilgi depolama sorunu olmadığı belirtiliyor. Uzmanlara göre unutkanlık bilgiyi depodan geri çağırmak için kullanılan ve kısa süreliğine sakladığımız “geçici belleğimizin” sorunu.
Neden Unutuyoruz?
Peki nedir unutmak? Unutmak beynin saklamak istediği ana bilgiyi detaylardan temizleme işlemi olarak tanımlanıyor. Örneğin yeni tanıştığımız bir kişinin ismini öğrendiğimizde beynimize; yüzünü, sesini, görünüşünü ve onunla ilgili çok sayıda detayı kaydediyoruz. O kişinin yaşantımızda sıkça yer alması halinde bu detayların hiçbirini unutmuyor, nadir gördüğümüz kişilerle ilgili detayları ise yavaş yavaş kaybediyoruz. Tüm detaylar sürekli korunuyor olsa insan beyninin kısa sürede bilgi detayı içinde boğulacağı belirtiliyor. Oysa beyin her bilgiyi kendisi için önem sırasına göre saklayıp gerisini siliyor. Bunun için de sağlıklı her bireyin unutmasını doğal kabul etmek gerekiyor. Her insanın genetik özellikleri, hormonal (özellikle tiroit hormonları) ve metabolik durumuyla beyinde geçici belleğe ait bölgelerin fiziksel özellikleri, beynin detayları silme hızını belirliyor.
Kimler daha çok unutuyor?
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Türker Şahiner, “Çok unuttuğunu söyleyen kişiler incelendiğinde, unutulan konuların her zaman benzer olduğunu görüyoruz” diyor ve devam ediyor; “Bazıları isimleri, bazıları sayısal bilgileri, bazıları görüntüleri belleklerinde tutmakta zorlanıyorlar. Araştırmalar bu tip unutkanlıkların genetik olarak belirlendiğini gösteriyor.” Günümüz unutkanlığının genç yaşlardaki en önemli nedeninin depresyon veya depresif ruh hali olduğu belirtiliyor. Sürekli yetersizlik duyguları ve iç sıkıntısı yaşayan bireylerin yakın bellek performanslarının düştüğünü gösteren çok sayıda çalışma bulunması da bu gerçeğe işaret ediyor. İşte tehlike de burada başlıyor ve bu durum Alzheimer tipi bunamanın temel nedeni olan beyinde, “Amiloid beta” ve “Tau” adlı proteinlerin daha fazla birikmesine neden oluyor. Yaşanan büyük hayal kırıklıkları, stres ve depresyonun Alzheimer’a davetiye çıkardığının ise unutulmaması gerekiyor.
Kadınlarda risk daha yüksek
Yoğun iş temposu, stres ve depresyonun yarattığı bellek problemlerinin şiddetinin cinsiyetle ilişkisi bulunmuyor ve bu durumun daha çok kişinin yaşam temposu ve genetik yapısıyla ilintili olduğu belirtiliyor. Daha sonra ortaya çıkabilecek bunama (demans) riski açısından ise kadınların daha büyük tehlike altında oldukları görülüyor. Mayo Klinik’te sürdürülen bir çalışma, ileri yaşlarda azalan estrojen hormonunun Alzheimer riskini artırdığını gösteriyor. İleri yaş bunama hastalarında oranın 3 kadına karşılık 2 erkek olması dikkat çekiyor.
Yürümek çok yararlı
Günümüzde unutkanlığın artmasında, yaşam biçimlerindeki değişimin çok büyük önemi bulunuyor. En az onun kadar önemli ikinci faktörün ise gelişen teknolojinin sağladığı olanaklar nedeniyle fiziksel hareketsizliğimizin giderek azalması olduğu belirtiliyor. Günümüz çalışanının gün içinde yürüme mesafesinin azalması; “obezite”, “metabolik sendrom” ve “ensülin direnci” tanılı kişilerin artmasına neden oluyor. Beyin hücreleri ensülin olmadan enerji kaynağı olan glikozu kullanamadığı için ensülin direnci olanlarda bu hücreler yüksek stres altına giriyor ve beyinde bunamaya neden olan proteinler çok daha hızlı birikiyor.
Her unutkanlık hastalık mı?
Prof. Dr. Türker Şahiner, “Her unutkanlık hastalık anlamına gelmez” diyor ve unutma güçlüğüyle detaylara boğulmanın bazen daha büyük risk oluşturduğuna dikkat çekiyor. Buna en iyi örneğin Rainman (Yağmur Adam) filminde Dustin Hoffman’ın canlandırdığı karakter olduğuna dikkat çeken Şahiner, bir rehberdeki binlerce telefon numarasını ezberleyen kişinin önemli yeni bir bilgiyi öğrenmekte zorluk çekebileceğini söylüyor. Kişi unutkanlığının farkında olmaz ya da inkâr yaşadığı için sosyal ilişkileri bozulup giderek yalnızlığı tercih eder hale gelirse bu durum zaman geçirmeden uzmana başvurmayı gerektiriyor. Bunama hastasının, unutkanlığıyla çoğu zaman barışık olduğu belirtilirken, çoğunluğun yakındığı unutkanlıkların kişiyi yorarak çözüm arayışına ittiğine dikkat çekiliyor.
Ne yapmalı?
Bulmaca çözme ve Sudoku gibi zihinsel faaliyetlerin unutkanlık üzerinde olumlu katkısı olduğu düşünülüyor. Bu konuda en önemli çalışmanın Gazzaley ve arkadaşları tarafından 2013 yılında Nature Dergisi’nde yayımlandığını söyleyen Prof. Dr. Türker Şahiner, “Çalışmada 60 - 85 yaş aralığında 46 kişi bilgisayar oyunlarında başlangıçta 20 yaş grubuna göre çok geride iken birkaç hafta içinde verilen eğitim ile aynı başarıyı gösteriyor” diyor ve bu başarının 6 ay sonra öncesiyle kıyaslandığında halen devam ediyor olmasının önemine dikkat çekiyor.
Akdeniz usulü beslenme unutkanlık üzerinde etkili mi?
Çok sayıda araştırma Akdeniz diyetinin damarsal risk faktörlerini azaltarak demans açısından koruyucu olduğunu gösteriyor. Akdeniz ülkelerinde ortalama demans yaşı kuzey ülkelerine göre daha ileri yaşlara kayıyor. Kahve ve E vitamininin unutkanlığa iyi geldiğini gösteren zayıf çalışmaların da olumlu sonuçları bulunuyor.
Bu nedenleri kaldırın, belleğiniz eskiye dönsün
Aşağıdaki nedenlerin geç kalmadan ortadan kaldırılması halinde bellek performansının normale dönme olasılığının yüksek olduğu belirtiliyor. İşte o nedenler;
- Yaşla beraber beynin glikoz metabolizmasının bozulması (Metabolik sendrom)
- Depresyon
- Obezite
- Sakin ve durağan yaşam
- Kontrolsüz hipertansiyon
- Sigara ve alkol tüketimi
- Tiroit hastalıkları
- Menopoz sonrası hormonal bozukluklar
- Kanser benzeri kronik hastalıklar
- B12 vitamin eksikliği
- Bazı beyin tümörleri
Unutkanlıkla ilgili doğru bilinen yanlışlar
- Çağın hastalığı Alzheimer ilk semptomu çoğunlukla unutkanlıktır. YANLIŞAlzheimer ilk semptomu davranış değişimleridir.
- Bunama tansiyon ve şeker hastalığıyla ilişkili değildir. YANLIŞ Tansiyon ve şeker hastalığı bunamanın en önemli risk faktörleridir.
- İleri yaşlarda oynanan bilgisayar oyunlarının beyne olumlu katkısı yoktur. YANLIŞGeçen yıl ortaya konan bilimsel çalışmalar bu tip oyunların en az gençlerdeki kadar etkili olduğunu gösteriyor.
- Yürüyüşün bellek üzerinde olumlu etkisi olamaz. YANLIŞ Yürüyüş esnasında bellek performansı ciddi şekilde artıyor.
- Çok çalışmak beyne zararlıdır. YANLIŞ Aşırı stres yaratan çalışma temposu zararlı olabilir ancak eğitim süresi arttıkça Alzheimer hastalığının başlangıç yaşı ileri kaymaktadır.
Belleğinizi test edin
Bu bulgulardan 3’ü varsa hekime danışın!
1. Günlük yaşamı etkileyecek düzeyde unutkanlık (özellikle yakın zamana ait olayları ve insan isimlerini hatırlayamama)
2. Günlük işleri yerine getirmekte güçlük çekme (alışveriş yapma, yemek pişirme ya da bir ev aletini çalıştırma)
3. Kelime bulmakta zorlanma
4. Tarihleri unutma veya bildiği yolları bulamama
5. Karar vermekte güçlük çekme (giysi seçimi vs.) 6. Pratik düşünme becerisinde azalma (hesap yapabilme ya da planlama)
7. Sık kullanılan eşyaları yanlış yere koyma (gözlüğü ayakkabı dolabına bırakma vb. )
8. Kişilik değişiklikleri (çevredeki insanlardan kuşkulanma ve suçlama)
9. Ruh hali veya davranışlarda değişiklik (çok çabuk ağlama ve sinirlenme )
10. Sorumluluktan kaçınma